Zaman makinesi olsaydı ve kendi gençliğime, mesela 17 yaşıma dönseydim kendime şunları söylerdim;
En önemli şey aşk onu doya doya yaşa, bu bir.
Ne yapmayı sevdiğini bul ve sonra o sevdiğin şeyi yapabiliyor musun ona bak. Yapmıyorsan boşuna enerjini tüketme, yapabilenler yapsın.
Yapıyorsan, dünyanın en şanslı insanlarından birisin dilini ısır kimseye söyleme.
Sevdiğin insanlar bul, işlerini onlarla yapmanın yollarına bak. Hayat yap, et, çalış, başarla geçiyor. Ve bu maraton çok sevdiklerinle geçerse, iş yapmamış sürekli aşk yapmış olursun.
Bir kaç kişinin elini sıkı sıkı tut. Onların dertleriyle dertlen, mutluluklarıyla uç, dediklerine kulak ver. Onları kaybetme. Her şey değiştiğinde senin en orijinal halini bilip sevenlere ihtiyacın olacak.
Kendini onunla bununla karşılaştırma. Başkaların kriterlerine göre seçim yapMA! O zaman başkaların gideceği yerlere gidersin. Oralarda ne işin var, senin yolun başka yokuşların başka!
Konu komşu ne der diye dinleme. Komşu senin hayatın hakkında topu topu 15 dakika konuşacak, sen ise ölene dek onu yaşayacaksın.
Hareket et, her gün hareket etmeyi alışkanlık haline getir. Bir spora kafayı tak, dansa kafayı tak, satranca kafayı tak. Kafaya taktıkların ilerde yaldız olup üzerine yağacak, yaldız olup üzerine yağacak.
Her gün oku, her şeyi oku. Ağaç olmak nasıldır, Vangogh olmak nasıldır, ikinci dünya savaşına katılmış olamak nasıldır, öğren! Bir gün hepsi yapboz gibi yapışıp sana inanılmaz gerçekleri gösterecek.
Kızlar; zekadan, çalışıp başarandan ve espriden hoşlanır. Erkekler; güzellikten, edadan ve huzurdan hoşlanır.
Hayat alışkanlıklarla yürüyor. Bir şeyi iyi yapmak istiyorsan hemen alışkanlık haline getir. Alışkanlıksa tekrarla oluyor. Beyin böyle programlanıyor. Bir şeyi sürekli yaparsan başka şeyi düşünmüyor, onu hep öyle yapıyor. O yüzden alışkanlıklarına çok dikkat et! Neyi alışkanlık yaparsan hayatın ondan oluşacak unutma.
Erken kalkmak kulağa berbat geliyor, biliyorum ama erken kalkan yol alır hayatımda duyduğum en doğru şey. Bazen saat 08:30 da üç şey bitirmiş oluyorsun ve inanamıyorsun zamanın göreceliğine.
Dedikodu yapma! Dedikodu nasıl bir şey biliyor musun, böyle evinin içine çöp boşaltmışsın gibi. Ağzını, içini, evini kokutuyor. Rahatlatır sanıyorsun ama pisletiyor insanı. Gül geç. Hem dedikodu yapanların başına mutlaka ayıpladıkları, beğenmedikleri, çekiştirip durdukları şey gelir unutma. Hayatın mizah anlayışı böyle.
Kızlar; güzel mi güzel bir kadın olduğunuzda kendi atınız olsun. Kendi paranızı kendiniz kazanın, onu şakır şakır harcayın. Böylece ayrılıklarla ve boşanmalarla attan inip eşeğe binmezsiniz. Atınızı kimse altınızdan alamaz. Dört nala başka yere gidebilirsiniz.
Erkekler; yakışıklı mı yakışıklı bir erkek olduğunuzda kadınlara, çocuklara ve hatta birbirinize asla el kaldırmayın. O güç, güç değil! Kaba kuvvet o. Korkudan kaynaklanır. Kaybetme korkusundan. Ve kimseyi avucunuzda sıkarak elinizde tutamazsınız. Tam tersi avucu apaçık bırakacaksınız.
Kimseyi suçlama. Suçlamak; nasıl diyeyim, zehirli bir duygu. İnsanı frenler, insanı kurban psikolojisine sokar. Atıl bırakır. Hatta şimdiden duvara " kendimi suçlu hissetmiyorum" yaz.
"Kendimi suçlu hissetmiyorum. Kendimi suçlu hissetmiyorum. Kendimi suçlu hissetmiyorum" yaz. Çok faydasını göreceksin.
Ceplerden, bilgisayarlardan televizyonlardan uzak bir saat ayır kendine. Kendinle sosyalleş yoksa unutursun nasıl biri olduğunu. Hayatın, sana başkaları tarafından yansıtılmayan bir aslı var. Onu dinle deniz kabuğu dinler gibi. Yalnızlığını kimseye verme. Yalnızlığın hariç her şeyi paylaş. Çünkü hayat paylaşınca güzel.
Her gün şükret! Teşekkürü dualarından asla eksik etme. Teşekkür kadar insana iyi gelen bir şey yoktur. Bir şeyi istemekten, dilemekten bile iyidir. Sıcacık yapar ruhunu. Bendeki bana yeter hatta artar bile dünyanın en güzel felsefesidir. Birinden bir şey isteme onun yerine birine bir şey ver, bak neler olacak seyret sonra.
Karanlık günler olacak. Düşeceksinde. Yaralarda açılacak. O zamanlarda şunu unutma; Tünel bitecek. Kalkacaksında, kabukta bağlayacaksın. Sevdiklerine bakıp usanmadan "Seni seviyorum. Seni çok seviyorum" de. Hatta "Sen ne yaparsan yap, kim olursan ol seveceğim." de.
Korkmaktan korkma. Ödün bile kopsun. Sonra kapa gözünü bas karanlığına. Belki biri taş döşemiştir, kim bilir...
Böbürlenme, Kibirlenme, Köpürme.
Abart, Çoğalt, Parlat.
Böbürlenme, Kibirlenme, Köpürme.
Abart, Çoğalt, Parlat.
Her gün bir yazar tarafından hayatının hikayelendirildiğini düşün ve dinle. Böyle bir kahraman olmak ister miydin? İstiyorsan başarıyorsun. Ne mutlu sana.
Alıntı : Nil Karaibrahimgil - Kelebeğin Hayat Sırları
Buradan klibi de izleyebilir ve dinleyebilirsiniz :)
Güzel yazmış sevgili Nil Karaibrahimgil. Özellikle en gereksiz görünen bilgiler bile bir gün yap-boz gibi bütünleşip anlam kazanacak kısmını sevdim. Yalnız 17 için gençlik demek biraz haksızlık gibi gelmiyor mu sana da? Çocukluktan gençliğe usul usul geçiş diyelim ki Nil şu an ne genç ne ihtiyar; "yetişkin, olgun" çağında. Sonuç olarak yazı güzelmiş, paylaşım için teşekkür ederim.
YanıtlaSilMerhaba, 22 Blogger 1 Hikaye'de sekizinci bölümü yayınladım, sıradaki şanslı sen çıktın :)
YanıtlaSilEskıye dönme fırsatımız olsaydı yıne aynı seylerı yapardık derler hep. Ama bazı seylerı erkenden deneyimlemeden bılmek güzel olurdu. Donebılsek 17 yasımıza neler neler soylerdık kendımıze...
YanıtlaSilÇok iyi yaa Nili zaten çok severimm :) böyle alıp başucuna koycak cinsten bi kitapmış :) özellikle de yalnızlık konusu.. Bugün insanlar yalnız kalamadıklarından neyi istediklerini neyi sevdiklerini kendileri bile bilmiyorlar. Herkes yapıyor diye yapıp herkes alıyor diye alıyorlar :/
YanıtlaSilBu dönem arkadaşım Kelebeğin Hayat Sırlarını okudu, beğendiği her yazıyı bana da okuttu :))İçeriği gerçekten güzel :))
YanıtlaSilTam çerçeveletip duvara asmalık bir yazıymış... Teşkürler efenim... :D
YanıtlaSilGülücüklü Kal...
mimini yaptım kiiii :)
YanıtlaSilbu şarkıyı geçtiğimiz gün dinledim ilk kez sonra hergün dinlemeye başladım sözleri o kadar anlamlı ki :) kitabını ayrı merak ettim
YanıtlaSilsen de bunları bu andan sonra yap işteeaaaa :)
YanıtlaSil