26 Kasım 2015 Perşembe
Aşkın Mapushane(!)
Her ne kadar düşünmemeye çalışsamda olanı biteni, tırnaklarımı kemirirken buluveriyorum bir anda kendimi. Ama dolu bir zihinle değil. Boş boş ellerim ağzımda boş boş tırnak kemiriyorum. Bir eksiklik hissetmiyorum hayatımda. X in yokluğunu aramıyorum. Varlığında bana değer kattığını da hatırlamıyorum.
Fiziksel, ekonomik, psikolojik, sosyolojik, cinsellikte dahil olmak üzere şiddetin her türlüsüne değişik yer, zaman ve mekanlarda farklı dozajlarda maruz kalmış bir kadın olarak en çok evin şeklini değiştirip o kadar zahmete katlandıktan sonra gitmiş olmanın yorgunluğunu yaşıyorum sanırım sadece..
Şimdi tek düşüncem bu sancılı süreci en az zararla nasıl atlatabilirim?
Bana zindan ettiğin, bir hükümlü gibi mapus hayatı yaşadığım evliliğimden beraatimi istiyorum artık. Daha önce çok hevesle bir blog açmıştım, yazacaktım, paylaşacaktım.. İsim vermek yok ! Rumuzumla açtım bloğumu yazacağım konuları listeliyorum. Eşler işe gitmeyip evde kaldıkları zaman evde temizlik yapmanın zorluklarından bahseden bir yazı yazmak, bu konuyla ilgili görüşlerimi belirtmek istiyorum. Not alıyorum defterime tabi. Gizlim saklım yok ee X'te bloğumu takip ediyor ya haliyle defterime not alırken görünce buyrun size kavga sebebi: 'Sen zaten beni hep kötüle.' Bismillah ne zaman kötülemişim ben seni ki şimdi kötüleyeyim?
Neden anlatıyorum bunu peki? Kendime ait birşey yapmayı çok istememe rağmen X bunu yazarsam kızar, bu laf ağzımdan çıkarsa kavga olur derken konuşamaz, yazamaz hatta düşünemez olmuştum. Aman alınacak aman yanlış anlayacak aman kavga çıkacak diye diken üstünde oturur hale gelmiştim. Şimdi yeni bir blog açarak duygularımı yazmaya başladım. Gerçek düşüncelerimi dile getirebilmenin muhteşem hafifliği kaplıyor şimdi tüm benliğimi. Korkmadan, sadece kendim olarak kendi hissettiklerimi yazıyorum. Kim ne düşünür, kim ne der, kim nasıl anlar amaaaaannn çokta tınn diyebiliyorum artık.
Bazende vazgeçmeyi bilmeli insan. Heleki kendine zarar vermeye başladıysa yaşadıkların, kendin için vazgeçmelisin. "Bağlanmayacaksın kimseye öyle körü körüne, O olmazsa yaşayamam demeyeceksin, Yaşarsın çünkü.." X olmadığında bu kadar huzurlu olacağımı hiç tahmin etmiyordum. Yavaş yavaş anlıyorum ki olmuyorsa zorlamayacaksın.
Aşık olduğum için, sevdiğim için, yaptığım fedakarlıklar için, yaptığım yada söylediğim hiç birşey için pişmanlık duymuyorum. İyiki de yapmışım diyorum. İyiki yapmışım, iyiki söylemişim ve iyiki yaşamışım ve iyiki vazgeçmişim. Yuva kurmak kolay değil evet, yıkmak daha da zor evet.. Peki aşkla, sevgiyle, binbir emek verdiğin yuvanı neden yıkıyorsun a kardeşim diye sorarlar insana.
Neden yıkıyorum biliyor musunuz? Dişimle tırnağımla kurduğum yuvam, benim hayallerimi yıkıyor, yüreğimi parçalıyor, herşeyim olması için Rabbime avuç açıp dualarımda yakardığım adam beni içten içe kemiriyor, yiyor bitiriyor. Tek seanslığına gitmiş olduğum bir yaşam koçu yanımda bana eşlik eden anneme "Kızının gözlerindeki ışık sönmüş hiç yaşam enerjisi kalmamış." dediğinde anlamadım önce. Birgün yine katıla katıla ağlarken ben ilk defa aynada gördüm kendimi. Evlendiğim zamandan beri ilk defa ağlarken aynada kendime baktım yüzümü yıkarken. Kendimi hiç böyle görmemiştim daha önce. Hemen aldım elime telefonu bir resimlerime baktım bir de aynadaki suretime. Eşim değil, kaynanam değil, arkadaşlarım, komşularım, annem, babam değil hiç kimse değil. Bunu ben yapmıştım.. Gözleri şişmiş, yüzü kıpkırmızı, ağzı kaymış, gözaltları mosmor ve çökmüş, burnu akan, saçı başı dağılmış, umutsuz, çaresiz, amaçsız, boş gözlerle bakan bu kadını ben yaratmıştım..
Geçmişe baktığımda tuttuğunu koparan, amaçları uğruna çabalayan, kendi doğrularını sonuna kadar savunan, dürüstlüğüyle tanınan, sosyal ve en önemlisi neşeli ve güleryüzlü o kız çocuğunu kaybetmiştim.. Kim için? Ne için? Muhtaç mıyım? Mecbur muyum? Neden mahvediyorum kendimi? Seviyorum? Sevmek(!) Köleleştirilmeye çalışıldığım bir hayatta eşime olan sevgimi kanıtlamak için çabalıyorum. Sadece eşime de değil, beni istemedikleri için eşim üzerinde türlü oyunlar çeviren tüm dış mihraklara karşı savaşıyorum. İstiyorum ki eşim yanımda olsun. Ee bakıyorum o da yok yanımda. O halde ben KİMİN İÇİN SAVAŞIYORUM???
Gereksiz insanları hayatımdan çıkartıp kendim için savaşmaya karar vereli uzun zaman oldu ama icraate dökemiyordum haliyle. Ha bir de en önemlisi TOPLUM BASKISI dır ki bu konuya bir sonraki yazımda daha detaylı bir biçimde değinmeyi düşünüyorum.
Ve diyorum ki eğer aşkınız size bu dünyada cennetten bir kesiti yaşatmıyorsa kendinize bir iyilik yapın, vazgeçin. Kendinizin farkına varın. Hiç kimseye muhtaç değiliz hamdolsun. Oturup secdeye açarız ellerimizi Rabbimize 'dua' ederiz. Pişman değilim hiç birşeyden çünkü bir gören duyan var. Ben kendimin farkındayım.
Sürekli vermeden almak isteyen bencil insanlar; 'Benden alabileceğiniz herşeyi size verdim. Artık bende size verebilecek bir damla içtenlik kalmadığı gibi, size tahammül edebileceğim sabır stoğunun da dibini sıyırdınız. Ben kendimi sizden azad ediyor, sizi kendinizle başbaşa bırakıyorum.' Yiyin birbirinizi :)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
oh iyi bak evlilik öncesi masum genç kız haline dön o zaman oh :)
YanıtlaSilMasumdan ziyade evliliğin üzerime yüklediği ağırlıktan kurtulup eski haşarı ve mütemadiyen kahkahalar atan o hallerime geri dönmek tek hedefim :)
Sil